1 milyon 250 bin öğrenci ve öğretmene tablet

Eğitim

Erdoğan, Milli Eğitim Bakanlığının ev sahipliğinde düzenlenen İktisadi İşbirliği ve Kalkınma Teşkilatı (OECD) Eğitim Bakanları Gayri resmi Toplantısı’nın açılışında konuştu.

Türkiye’nin kurucu üyelerinden olduğu OECD’nin, Türkiye’nin işbirliğinden en çok verim aldığı, faydalandığı uluslararası örgütlerin başında geldiğini dile getiren Erdoğan, bugüne kadar olduğu gibi, bundan sonraki çalışmalarda da OECD’nin birikimlerinden faydalanmaya devam edileceğini söyledi.

Erdoğan, toplantının, tüm katılımcılar için eğitim alanında çok kıymetli tecrübe paylaşımlarına, ortak sorunlar için çözüm arayışlarına, politikaların koordinasyonuna katkı sağlayacağına inandığını ifade ederek, “Biz de eğitimi, öncelikleri arasında birinci sıraya yerleştirmiş bir ülke olarak, bir hükümet olarak, bu yöndeki tüm çabaları destekliyoruz ve desteklemeye devam edeceğiz” diye konuştu.

Milli bütçede, personel dağıtımında eğitimin birinci sırada bulunduğunu vurgulayan Erdoğan, “Göreve geldiğimizde bu, arka sıralarda yer alıyordu, şimdi gerek milli bütçede gerekse personel dağılımında her yıl birinci sırayı eğitim almaktadır. Zira bizim hükümet anlayışımızda 4 temel taşın birinci sırasını eğitim, ikinci sırasını sağlık alır, üçüncü sırada adalet, dördüncü sırada emniyet…” ifadelerini kullandı.

Erdoğan, toplantı konusunun “Eğitim Yoluyla Uygun Beceri ve İstihdamın Artırılması” olarak belirlenmesinin son derece isabetli gördüğünü vurgulayarak, şöyle devam etti:

“Günümüzde, bilhassa gelişme yolundaki ülkelerde istihdama yönelik beceri kazandırma faaliyetleri hayati öneme sahiptir. Hiçbir beceri eğitimi almayanlar yanında, bu yönde eğitim veren kurumlardan mezun olup da iş hayatında yeterli başarıyı gösteremeyen büyük bir genç kitlesi gerçeğiyle karşı karşıyayız. Bir yanda çalıştıracak nitelikli eleman bulmakta sıkıntı çeken işverenlerin, diğer yanda işsizlikten yakınan genç nüfusun bulunduğu bu çarpık durum, ekonomik zararları yanında çok ciddi sosyal sorunlara da yol açıyor. Bu sorunun çözümü yine eğitimle mümkündür.”

“Geleceğin anne-babaları…”

Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, hem klasik meslekler hem de teknolojik ve sosyal gelişimin ortaya çıkardığı yeni ihtiyaç alanları konusunda, gerçekçi ve sürdürülebilir eğitim modellerinin geliştirilmesi gerektiğine işaret ederek, “Hatta ben, bir adım daha ileri giderek, çocukları sadece mesleğe değil, geleceğin anne-babaları olarak hayata da hazırlayacak bir eğitim modeline ihtiyaç olduğunu düşünüyorum” değerlendirmesinde bulundu.

Erdoğan, şehirleşme, kadının iş hayatında giderek daha fazla yer alması, sosyal ilişkilerdeki ve teknolojideki gelişme gibi hususların, çocuk eğitiminde önemli boşluklar doğurmaya başladığını belirterek, konuşmasını şöylü sürdürdü:

“Günümüzde, toplumsal eğitimin asli unsuru olan aile ortamı ile çocuk arasındaki ilişki, maalesef giderek zayıflıyor. Bu durum çocukların en basit bilgi ve becerilerden yoksun şekilde, sadece ve sadece okulda aldıkları eğitimle hayata atılmalarına yol açıyor. Halbuki hayat sadece işten, sadece meslekten, sadece geçici sosyal ortamlardan ibaret değil. Her bireyin, eşiyle çocuklarıyla eviyle ailenin diğer bireyleriyle hayatını sürdürdüğü çevreyle ilgili çeşitli bilgilere, çeşitli becerilere ihtiyacı var.

Esasen aile ve toplum içinde tevarüsen, nesilden nesile aktarılarak, yaşanılarak öğrenilmesi gereken bu bilgi ve becerilerle ilgili eksikleri tamamlama işlevini de eğitim sistemine ilave etmemiz gerektiğine inanıyorum.”

“Türkiye, eğitime yaptığı yatırımları ilk sırada tutmaya devam ediyor”

Başbakan Erdoğan, dünyada son 6 yılda yaşanan ekonomik durgunluk sebebiyle pek çok alanda olduğu gibi, eğitim harcamalarından da tasarrufa gidilmeye çalışıldığını kaydederek, Türkiye’nin ekonomik durgunluk dönemi de dahil, geçen 11 yıl boyunca, tasarruf bir yana, eğitime yaptığı yatırımları ilk sırada tutmaya devam ettiğini ve buna devam edeceğini söyledi.

Erdoğan, “Çünkü biz eğitime yapılan yatırımı geleceğimize yapılmış yatırım olarak kabul ediyor, önceliklerimizi bu hassasiyetle belirliyoruz. Eğitim alanında istediğimiz sonuçlara ulaşmadan, diğer çabalarımızın, diğer reformlarımızın eksik kalacağına, hedefine ulaşmayacağına inanıyoruz” diye konuştu.

Geçtiğimiz 11 yıl boyunca eğitim alanında çok önemli reformların hayata geçirildiğini kaydeden Erdoğan, bu reformların amacının, eğitim-öğretim alanında hem fiziki altyapıyı güçlendirerek, hem de içeriği zenginleştirmek suretiyle kaliteyi yükseltmek olduğunu, böylece çocukların ve gençlerin geleceğe daha iyi hazırlanmasının temin edileceğini anlattı.

Eğitim yatırımları

Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, konuşmasına şöyle devam etti:

“Bu doğrultuda ilk olarak, hiçbir evladımızın eğitim hayatından, okuldan mahrum kalmamasını sağlayacak adımları attık. Gerek ailelere verdiğimiz desteklerle gerek yürüttüğümüz kampanyalarla gerek derslik ve araç gereç eksiğini süratle tamamlamak suretiyle eğitim çağındaki çocuklarımızın tamamını okulla buluşturduk. Bu çerçevede, ülkemizdeki ilkokul, ortaokul ve lise düzeyindeki tüm eğitim kurumlarında ders kitaplarını ücretsiz olarak çocuklarımıza veriyoruz. Biz göreve gelmeden önce ders kitaplarını ücretsiz vermeyi bir kenara koyun, ders kitaplarını çocuklarımız temin edemiyorlardı. Böyle bir durum vardı.

Maddi imkanı yetersiz aileler için annelere, çocuk başına ayrıca belirli bir ücret ödüyoruz. Kız çocuklarının eğitimini teşvik için onlara, her alanda ilave imkanlar sağlıyoruz. Yüksek öğrenimde de talep eden her gencimize kredi veya burs desteği veriyoruz.”

“Amacımız, hiçbir çocuğumuzun, eğitim sistemi dışında kalmamasını sağlamak”

Zorunlu eğitimi, 4 yıl ilkokul, 4 yıl ortaokul, 4 yıl lise şeklinde 12 yıla çıkardıklarını hatırlatan Erdoğan, şu bilgileri verdi:

“Seçmeli ders uygulamasıyla ailelerin ve çocukların farklı alanlardaki ihtiyaçlarına cevap verecek bir sistem kurduk. Geçtiğimiz 11 yılda 188 bin 500 yeni derslik yaparak, toplam derslik sayısını 500 bine ulaştırdık. Özel eğitim kurumlarıyla birlikte bu rakam 624 bine kadar çıkıyor. Okullarımızda 1058 yeni spor salonu inşa ederek, çocuklarımızın hizmetine sunduk. Bilim sınıflarımızın sayısı da 30 bini geçti.

Türkiye olarak, tüm dünyaya örnek olacağını düşündüğümüz bir diğer eğitim projemiz de Fatih Projesi’dir. Bu projeyle her öğrencimize, içinde eğitimle ilgili her türlü programın yer aldığı bir tablet bilgisayar vermeyi hedefledik. Akıllı Tahta Projesi ile entegre olan bu çalışma kapsamında bugüne kadar 93 bin sınıfa akıllı tahta kurduk, 52 bin 500 öğrencimize de tablet bilgisayarını teslim ettik.”

1 milyon 250 bin öğrenci ve öğretmene tablet

Erdoğan, bu yıl, çoğunluğu meslek liselerinde 75 bin akıllı tahta daha kuracaklarını, örgün eğitimdeki 1 milyon 250 bin öğrenci ve öğretmene tablet bilgisayar dağıtımını gerçekleştireceklerini belirtti.

Bir başka güzel gelişmenin de üniversite sayısında gerçekleştiğini aktaran Erdoğan, şunları kaydetti:

“11 yıl önce ülkemizde 53’ü devlet, 23’ü vakıf olmak üzere toplam 76 olan üniversite sayımız, ülkemizin bazı illerinde vardı. Bugün 104’ü devlet, 71’i vakıf olmak üzere toplam 175 üniversitemiz var. Türkiye’nin tüm vilayetlerinde, 81 vilayetimizde şu anda üniversite var. Bu tabii hem göçü engelliyor hem imkanı olmayanların kendi ilinde üniversite okuma ihtiyacını gideriyor ve böylece göç engelleme noktasında çok büyük imkanlar getirirken, her ilimizin özellikle eğitim ve öğretim alanındaki yükselişine ayrı bir rekabet katıyor. Amacımız, hiçbir çocuğumuzun, hiçbir gencimizin, kamunun yeterli hizmeti sunamaması veya ailesinin maddi yetersizliği sebebiyle eğitim sistemi dışında kalmamasını sağlamaktır. Bu konuda, gerçekten çok önemli ilerlemeler sağladığımızı da memnuniyetle belirtmek isterim.”

“Sorunların gerisindeki en önemli sebep; eğitim”

Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, insanı yaratılmışların en şereflisi olarak gören, insanı yaşatmakla ancak devletin yaşayabileceğine inanan bir anlayışın sahibi olarak, sivillere, bilhassa da çocuklara ve kadınlara yönelik her türlü saldırıyı lanetlediklerini anlatarak, şöyle devam etti:

“Bu tür insanlık dışı yollara tevessül eden herkes bizim karşımızdadır. Biz işte bunun için Esed rejimine karşı çıkıyoruz. Biz işte bunun için Filistinli mağdur ve mazlum kardeşlerimizin yanındayız. Biz işte bunun için tüm Afrika’yla, Mısır’la, Somali’yle, Myanmar’la, Pakistan’la, Afganistan’la, Balkanlarla ilgileniyoruz. Buralarda yaşanan sorunların gerisindeki en önemli sebeplerden birinin de eğitim olduğunu, eğitimin farklı biçim ve boyutlardaki eksikliği olduğunu biliyoruz.”

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.