Yabancı dilden kastettiğim tabii ki İngilizce’ dır. Yabancı dil öğrenme üzerine sayısız makale yazılmıştır. Birçok kişi yabancı dili öğretmek için çeşitli yöntemler kullanmıştır. Yabancı dili NLP ile, bilinçaltı ile, oyunlar ile, v.b. birçok yöntemle insanlar başkalarına yabancı bir dili öğretmeye çalışmışlardır. Bir haftada İngilizce, bir ayda konuşmaya başlayın, kendinizi yabancı dile yabancı hissetmeyeceksiniz; bunlar yabancı dil öğrenmek isteyenleri avlamak için söylenen sözlerdir.
Dil öğretme, dil uzmanlarının işidir. Ben burada dil uzmanlarının bahsettiği konulardan bahsetmeyeceğim. Kendi tecrübe ve düşüncelerimi sizinle paylaşmaya çalışacağım.
Bence yabancı bir dili öğrenmek için en önemli olan şey istektir. Eğer dili öğrenme isteğiniz varsa bir şekilde mutlaka öğreneceksiniz. Bu aynen liseden mezun olup, bir işe yerleşemeyen öğrencinin bir yılda çırpınarak üniversiteyi kazanabilecek bilgi birikimine ulaşmasına benzer. Yumurta kapıya dayandığı anda bütün çabasını dile harcayan adam eninde sonunda dili öğrenmiş olur.
Bir diğer önemli nokta ise dili öğrenmenin bize kazandırdıkları ile bizim ona harcayacağımız zamanın orantısıdır. Eğer dilin kazandırdıklarını, ona harcayacak zamandan daha değerli olduğunu fark edecek durumda isek o zaman yine bir şekilde dili öğrenebiliriz.
Hipnoz ve NLP yöntemleri ile çaba göstermeden yabancı dil öğrenebileceğinizi zannediyorsanız, biliniz ki yaptığınız sadece zan etmektir.
Yabancı dil öğrenmek için kitap okuma, film izleme ve müzik dinleme tabii ki fayda sağlar ama bunlar tek başına yeterli değildir. Eğer Türkiye’ deki turizm bölgelerine gitmiş iseniz orada okuma yazma bilmeyen ama birkaç yabancı dil konuşmayı bilen insanlarla tanışırsınız. Peki, bu nasıl oluyor.
Dili öğrenmek için dilin içinde olmak gerekir. Bir süre onunla yaşamak gerekir. Turistlerle ilgilenen insanların ya da yurt dışına giden insanların yabancı dilleri çabuk öğrenmeleri o dili yaşamalarından kaynaklanıyor.
Herkes yurt dışına gidemiyor ya da bir turist bulamıyor. Peki ne yapmak gerekir? Yapılması gereken dili yaşamaktır. O dille ilgili yazı yazar, haberleri o dilde takip eder, şarkıları o dilde dinlerseniz o dili yaşamış olursunuz. Yani Antalya’ ya gitmeye gerek yok!!!
Dinlemek, yabancı dil öğrenmek için okumaya göre çok daha fazla işe yarar. Yine yabancı dil öğrenmek için bol bol yazmak gerekir. Hiçbir şey anlamazsanız bile yabancı dilde yazılmış bir makaleyi birkaç defa yazdığınızda kelime ve cümleler alışmış olacaksınız.
Bir bilgisayar oyununu oynayanın rüyasına oyunu nasıl kazanacağına dair rüyalar geldiğinde oyunda başarılı olmaya başlar. Yine herhangi bir şeyle uğraşmadığı zaman aklına en son oynadığı oyun geliyorsa, o oyunda başarılı olacaktır.
Boş zamanlarımızda oynadığımız oyunun sürekli aklımıza gelmesi, bilinçaltının bir faaliyetidir. Dil de böyledir. Sürekli onunla uğraşırsak, o da bilinçaltımızda yer edinecektir. Bilinçaltımızda ne kadar fazla yer edinirse, bizim o dili öğrenmemiz o kadar kolay olur.
Bilinçaltı insanın hizmetkârıdır. İnsanın evde olmadığı zaman onun yerine ev işlerini yapan yardımcısıdır. Yardımcımızın iyi çalışması için, bulaşıkları yıkarken, araba sürerken, bilgisayar oyunları oynarken, Facebook’ ta yazışırken, yürürken yabancı dilde MP3 ve MP4’leri dinlemeye çalışalım.
Herkes yabancı dil öğrenebilir ama herkes bunun için yeterli çalışma içinde değil.
