Behçet Necatigil’in Ya çaresizsiniz ya da çare sizsiniz sözü, çaresizliğin nasıl çare haline gelebileceğini sloganlaştıran en güzel cümlelerden birisidir. Ben ölüm dışında, çözümsüz çok az sorun olduğuna inananlardanım fakat çevreme şöyle bir baktığımda en küçük problemde, insanların nasıl dünyalarının karardığını görüyorum. Bu insanların, arkadaşlarımın, akrabalarımın, öğrencilerimin böylesine durumlarda neden bu kadar hayata ve kendilerine küstüklerini çözümlemek için onların bakış açılarına bakmam yeterli oluyor çoğu zaman. Neler görüyorum peki, öncelikle denemiş olmanın ve başarısız olmanın verdiği üzüntü, bir daha denemeye karşı takatsizlik ve başarıya karşı inançsızlık, daha da önemlisi geleneksel anlamda ki kader ve kısmet düşüncesi. Olumsuz cümleler var zihinlerde yapamam, olmuyor, hiçbir zaman başaramayacağım, nasipte değilmiş, kısmetsizim vs Peki, bizleri bu kadar çaresiz kılan ne? Neden denemekten kısa süre sonra vazgeçiyor kendimizi boşluğa atıyoruz? Bunalıyor, sıkılıyor, sonra isteğimizden vazgeçiyoruz? Bu durumun bir çaresi var mı? Çaresizliğimizi nasıl yeneriz?
Öncelikle kendimizle bir iç konuşması yapmalıyız. Ben kimim? sorusuna cevap aramalıyız. Hayat amacımızı açık seçik ortaya koymalıyız. Amacımızın kendimizle uygunluğunu düşünmeliyiz. Bir öğrencim, lise ikinci sınıfta okuyordu ve sayısal alanda bir türlü istediği başarıyı yakalayamıyordu. Derslere katılıyor, verilen ödevleri yapmaya çalışıyor fakat özellikle fen derslerini kavramakta sıkıntı yaşıyordu. Görüşmelerimizde neden hedeflediği başarıya ulaşamadığı konusu üzerinde duruyor, çözüm üretmeye çalıyorduk. Bir süre daha çalıştıktan sonra öğrencim artık çalışmayı bıraktı. Çalışıyorum ama başaramıyorum o zaman çalışmamın bir anlamı yok dedi. Kendisine ve hayata küstü. Çoğu zaman asık suratlı ve sinirliydi. Benden ve öğretmenlerinden kaçar oldu ve o yıl düşük bir ortalamayla sınıfı geçti…
…Yaz döneminde görüşmek için geldiğinde onu oldukça neşeli gördüm. Biraz konuştuk ve alan değiştirmek istediğini söyledi. Yaşadığı tüm sıkıntıları anlattı. Kendisini nasıl çaresiz hissettiğini, hep başarısız olacağını düşündüğünü hatta kendisine sık sık hakaret ettiğini söyledi. Çektiği onca sıkıntıdan sonra, çözümü bulmuştu sayısal alan ona göre değildi. Zaten çevresinin etkisi ile o alanı seçmişti. Kararını vermişti, o eşit ağırlık alanında okuyacak ve politikacı olacaktı. Sosyaldi, okumayı seviyordu, insanların sorunlarıyla ilgilenmek hoşuna gidiyordu, siyaset ilgisini çekiyordu ve alan değiştirme şansı vardı. O bu şansı kullanacaktı. Çaresiz kalmıştı ve çaresizliğinden kurtulmayı öğrenmişti. Çare kendisiydi. Öğrencim alanını değiştirdi ve lise 3. sınıf sonunda Gazi üniversitesi Kamu Yönetimi bölümünü kazandı. O şimdi hayata sıkı sıkı bağlı. Artık sorunları olduğunda kendisini çözümsüz hissetmiyor.
Çaresizliklerimiz olabilir ama amaca giden sadece bir yol yoktur. Edison ampulle ilgili deneylerinde hemen sonuca ulaşmamıştır. Edison günde 4 saat uyku ile çalışan ekibiyle binlerce deneme yapmış ve her başarısız denemesi sonucunda başarısızlıkla sonuçlanan bir yol daha öğrendik demiştir. Asla vazgeçmemiştir. Üniversiteyi mi kazanmak istiyorsunuz, önce kendinize sorun ben kimim? Benim hedefim ne? Buna ulaşabilecek yetilere sahip miyim? Bu hedefe nasıl ulaşabilirim? Bu soruların cevabını bulduktan sonra başaramadınız mı? Hemen yılmak yok tekrar deneyin. Olmadı mı farklı yolları kullanın ve yine deneyin. Olmadı mı o zaman beklide bu hedef sizin için iyi bir hedef değil, o zaman başka bir yön seçin kendinize. Unutmayın önünüzde binlerce yol var. Seçim ise tamamen size ait.
Başarıyla Kalın.
Şefika Aydın