Öğrenme Güçlüğü Nedir?

Öğretmen

 

Öğrenme güçlüğü karmaşık bir durumdur ve öğrenme güçlüğü olan öğrenciler ileri seviyede heterojen bir grup oluşturmaktadır. Öğrenme güçlüğü ağır, yaygın ve kronik bir durumdur ve yoğun müdahale gerektirmektedir. Aslında öğrenme güçlüğü olan öğrenciler ortalama bir zekaya sahiptir ve bazı konuları hızlı ve kolay bir şekilde öğrenebilmektedir. Fakat bu öğrenciler dikkat, algı ve hafızalarında oluşan eksikliklerden dolayı bazı becerileri, sınıf arkadaşları ya da akranlarıyla kıyaslandığında aşırı zorluklarla öğrenebilmektedirler. Örneğin; bazı öğrenme güçlüğü olan öğrenciler iyi okuyabilirken heceleme becerileri çok zayıf olabilmekte veya yazılı sınavlarda başarısız olurken sözlü sınavlarda tüm soruları doğru olarak cevaplandırabilmektedir. Bazı öğrencilerde gizli veya gözle görülmeyen bir özel gereksinimin olduğu fikri oldukça yenidir. Aslında öğrenme güçlüğü kavramı sadece 40 yıllık bir geçmişle sahip olsa da çok hızlı bir şekilde büyümüş ve günümüzde ABD’de çocuklara ve gençlere sağlanan özel eğitim hizmetlerinde en geniş kategoriyi oluşturmuştur.

ABD’de 2004 yılında çıkan Engelli Bireylerin Eğitimi Yasasında özel öğrenme güçlüğü şu şekilde ifade edilmiştir: “öğrenme güçlüğü, sözlü ya da yazılı dili anlama veya kullanmayla ilgili olarak bir ya da daha fazla temel psikolojik süreçte ortaya çıkan, dinlenme,  düşünme, konuşma, okuma, yazma, heceleme ya da matematik hesaplamaları yapmada yetersiz beceriler olarak kendini gösteren ve algısal yetersizlikler, beyin zedelenmesi, minimal beyin disfonksiyonu (hiperaktivite), disleksi ve gelişimsel afazi (konuşamama) gibi durumları da içeren bir güçlüktür.  Öğrenme güçlüğü esas olarak görsel, işitsel ya da devinimsel yetersizliklerden; zihinsel yetersizlikten; duygusal bozukluklardan ya da çevresel, kültürel veya ekonomik yoksunluklardan kaynaklanan öğrenme problemlerini kapsamaktadır.” Bu tanıma paralel olarak, Milli Eğitim Bakanlığımızın (MEB) 2006 yılında yayınladığı Özel Eğitim Hizmetleri Yönetmeliğinde öğrenme güçlüğü “dili yazılı ya da sözlü anlamak ve kullanabilmek için gerekli olan bilgi alma süreçlerinin birinde veya bir kaçında ortaya çıkan be dinleme, konuşma okuma, yazma, heceleme, dikkat yoğunlaştırma ya da matematiksel işlemleri yapma güçlüğü” olarak tanımlanmıştır.

Günümüze kadar yapılan tüm öğrenme güçlüğü tanımlarının birleştiği ortak noktalar şunlardır.

Normal zeka aralığında zihinsel işlev;

Öğrencinin varsayılan potansiyeli ile gerçek başarısı arasındaki belirgin tarak ya da tutarsızlık;

Öğrenme güçlüğüne öncelikli olarak diğer özel gereksinimlerin ya da dış/ikincil faktörlerin sebep olmaması çıkarımı;

Bir ya da daha fazla akademik alanda öğrenme zorluğu;

Merkezi sinir sistemi bozukluğu varsayımı.

 

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir